Çok Yalnızdım

ÇOK YALNIZDIM

            Çok yalnızdım. Öyle böyle değil, çok yalnızdım. Çevremde ne bir dost, ne de bir arkadaş vardı. Aynı apartmanda oturduğumuz, her gün gördüğüm komşular bile gün geçtikçe bana yabancılaşıyordu. Her sabah karşılaştığımızda “günaydın” deyip halimi, hatırımı soran insanlar, sadece günaydın demeye başladılar, sonra “günaydın”ı da bırakıp başlarıyla selam vermeye, daha sonraları da görmezden gelmeye başladılar.

            Şehirse inadına büyüyordu. Şehir şehre sığmaz olmuştu. Şehir etrafındaki dağlara dayanmış olmuştu. Her gün yenileri dikilen binalar tahtakuruları gibi boş arazileri kemiriyordu. Şimdi de dağları yemeye niyetliydiler.

            Şehir büyüdü, ben küçüldüm. Şehir biraz daha büyüdü, ben biraz daha küçüldüm, şehir daha da büyüdü, ben daha da küçüldüm. Önceleri sık sık dışarı çıkar dolaşırdım. Sonra bina bana çok büyük gelmeye başladı, çok geçmeden evimin bile bana çok büyük olduğunu fark ettim. 2 oda 1 salon evimin nasıl bu hale geldiğine şaşıyordum. İmkân olsa mutfağa arabayla gidecektim. Diğer odaya gitmeyi zaten gözüm kesmiyordu. Kim bilir kaç ayda varır, kaç yılda dönerdim. Daha sonraları odam bile bana büyük gelmeye başladı, tuhaf şey, bazı bazı içinde kaybolacak gibi oluyordum. Hatta bazen kendimi kocaman odada kaybediyordum. Sabahlara kadar deli gibi döner durur kendimi arardım. Avazım çıktığı kadar bağırırdım “Kendiiiimmmm!! Nerdesin kendiiiiiiimmmmm!!! Beni duyuyor musuuuunnnn???? Kendiiiiiiimmmmmm!!!! Şakanın sırası değil kendiiiimmmmm, çık ortaya!! Kendiiiiiiimmmm” Sesim kocaman odanın içerisinde kaybolur giderdi, neden sonra yankılanırdı “diiiiimmmm, diiiimmm” Ben aramaktan yorulup tam vazgeçeceğim anda kendim bir şey olmamış gibi çıkar gelirdi. “Çok telaşlandım, meraktan ölecektim kendim nereye gittin?” diye çıkışınca iyice ele avuca sığmaz olurdu. Bir türlü kendime hâkim olamazdım. Bir yolunu bulur mutlaka istemediğim şeyler yapardı.

            TV’ye merak sardım bir süre. Hangi kanalı seyredeceğimi şaşırıyordum, hangi programı açsam mutlaka kendimden bir şeyler buluyordum. Ekrandakilerin hepsi ama hepsi aynı bendi. Zaman geçtikçe beni anlatan kanallar azaldı, kala kala birkaç belgeselle birkaç diziye kaldım. Sonunda onlar da beni anlatmayı bıraktılar. Kitaplar da beni anlatmaz oldular. Sonraları zaten, TV’yi de kitaplarımı da koskocaman odamda bulamaz oldum.

            Daha daha sonraları kendi içimde kaybolacağım tuttu. Her akşam içime kapanır, saatlerce çıkmazdım. İçim o kadar geniş o kadar genişti ki imkân olsa dünyayı bile alabilirdi. Çok zaman da bu genişlik beni korkuturdu. Bazen birkaç saatliğine mola vereyim derken, bir türlü içimden çıkamaz, sabahı oracıkta ederdim. Sabah gün doğunca bir yolunu bulur tekrar kocaman odama, oradan da çıkışı bulabilirsem kocaman şehre dönerdim. Ben gelinceye kadar şehir 10-20 misli büyümüş olurdu. O kadar yalnızdım.


Yorumlar - Yorum Yaz