Yaklaşmayın Atlarım

YAKLAŞMAYINATLARIM 

Abicim aslında öyle bir niyetim yoktu. İfademde de söyledim zaten.

İki aydır işsizdim. İşsizlik kötü şey. İnsan kendisini bir acayip hissediyor. İşten çıktığımı karıma utana sıkıla söyledim ama çocuklara bir türlü söyleyemedim. İlk günler çocuklara izinliyim dedim. Evde de vakit geçmiyor ki birader. Ben de hem çocuklara işsiz olduğumu belli etmemek için hem de hanımın dırdırından kurtulmak için her sabah işe gittiğim saatde evden çıkmaya başladım. Akşam da yine işten döndüğüm saatte dönüyordum.

Dışarıda ne mi yapıyordum? Anlatayım. Ben aslında iyi adamımdır. İçkim, kumarım yok. Kahvehane alışkanlığım hiç yok. Sigara bile içmem. İşten niye ayrıldın dersen o da patronun halt etmesi. Şimdi o konuya girmeyeyim. Sabah evden çıkınca önce bir gazete alıyordum. eve uzak bir parkı kendime mesken tuttum. Doğruca oraya gidiyordum. Gazeteyi baştan sona satır satır okuyuncaya kadar zaten öğlen oluyordu. Öğleden sonra da eğer gazetede hoşuma giden bir iş ilanı görürsem oraya gidiyordum. İyi kötü akşamı ediyordum. Yarısı ben gidene kadar aradığı elemanı bulmuş oluyordu, bazıları ararız diyordu. Vel hasıl geç kardeş başla diyen yok. İş ilanı yoksa çimenlere uzanıp bir iki saat uyuyordum. Akşamüstü liseden çocuklar basket oynamaya geliyorlardı. Bazen onlarla top oynuyordum, bazen de canım istemiyor uzaktan seyrediyordum. Günler geçtikçe sıkıntılar da artmaya başladı. Hanımın bileziklerini bozdurmaya başladık. Kadın sabaha kadar konuşuyor, sinirimden çatlatacak. Zaten benim derdim bana yetiyor ama gel de anlat. İş var da ben mi çalışmıyorum. Yok işte.

O nasıl oldu dediğiniz olayın olduğu gün de aynı şekilde evden çıktım. Her günkü gibi gazetemi aldım, her zamanki parkıma gittim. Öğlene kadar hiçbir fark yoktu. Dakikası dakikasına aynı şeyleri yapıyordum. Gün sadece gazeteyi tersten okudum. Ben sporu da sevmem ağabeycim. Sen şimdi çocuklarla basket oynuyormuşsun diyeceksin. Evet oynuyordum ama ona oynamak denmez. Bir tane bişle basket atabilmiş değilim, sırf can sıkıntısı. Neyse konumuza dönelim. Gazeteyi okurken bir haber dikkatimi çekti. Artık hangi sayfada hangi sütundaydı hatırlamıyorum. Ama başlık aklımda “hayırsever iş adamı intihar etmek üzere olan genci kurtardı” okudum. 24 yaşında bir genç. 6 aydır işsizmiş. Derken kafayı çekmiş. Soluğu boğaz köprüsünde almış. Kısa sürede gazeteci, televizyoncu polis ne varsa toplanmış. Dur etme demişler. O da yaklaşmayın atlarım deyip milleti yaklaştırmamış. Ne var bunda dedim, her gün televizyonda gördüğümüz sıradan şeyler. Her canı sıkılan o köprüye çıkar. Haber devam ediyordu. Olayı yoldan geçen bir adam görmüş. O hayırsever olan, işadamı olan. Şoförüne dur demiş. İnmiş. Derdin ne yavrum demiş, işsizim, iyi demiş gel, sana iş verdim, şu kadar da maaş. Genç intihardan vazgeçmiş. Alkışlar arasında inmiş. Bu da haber mi dedim. Ama genci de kıskanmadım değil hani. Gazetenin kalan sayfalarını okuyup kapattım. İş ilanı da yoktu doğru dürüst. Geçtim çimenlerin üzerine yatacağım. Aklım o gence takıldı. Ulan dedim. Ne yapıyor acaba şimdi. Ne yapacak bu gün erkenden gidip başlamıştır işe. Bize denk gelmez ki böyle birisi.

Uyku tutmadı. O gence takılıp kaldım. Ölçtüm biçtim. İş bulamıyorum. Çık oğlum köprüye bir de sen dene şansını olur mu olur koskoca devletin bir tane hayırseveri yok ya. Bakarsın sana denk gelir öyle bir şey. Hem belki bir siyasetçi belediye başkanı milletvekili falan durur.

Kalktım ağabeycim. Ne kaybederim dedim. Hiç olmazsa deniz havası alırım. Şimdi olsa öyle yapmazdım. İyice araştırırdım İstanbul’a bir bakan geldi mi fırlar köprüye falanca bakan gelmezse atarım kendimi derdim. Neyse lafı uzatmayayım. Yola düştüm. Köprüye varıp tırabzanlara tutundum. Üç beş dakika geçti kimse durmuyor. Bu böyle olmayacak dedim. Ne kadar kanal varsa aradım. Ben köprüden kendimi atacağım gelin desem olmaz. Adamın birisi köprüden karısını atıyor dedim. Ne zaman geliverdiler bilmem ben daha telefonu yeni kapatıp köprüye çıkmıştım ki. Gazeteciler geldi. beni görünce şaşırdılar. Karısını atan adamı arıyoruz dediler. Ben görmedim dedim. Adamlar sen ne yapıyorsun demezler mi. Ne yapacağım intihar ediyorum. Gazetecileri görünce millet de toplandı etrafımda küçük bir kalabalık oluştu. Ama sanki kimse benimle ilgilenmiyor gibi. Dikkat çekmek için yaklaşmayın atlarım dedim. Kameralardan birisi gelmişken bunu bari çekelim dedi. kamerasını omuzlayıp çekmeye başladı. bir iki kameraman daha çekmeye başladı. muhabirin birisi de arkadaş atlayacak mısın, atlamayacak mısın demez mi? Atlamayacaksan boşuna uğraştırma bizi. Gönül diyor git tut adamı at aşağı. Yaklaşmayın atlarım dedim. Bu söz çok hoşuma gitti ben yaklaşmayın atarım dedikçe millet heyecanlanıyor. Dur yapma diyenlerin sayısı artıyor. İşsizim ulan atacağım kendimi dedim.

Birisi mikrofonu uzattı neden atlayacaksınız diye. Deniz havası zihnimi açtı. Karım çocuklarım beni terk etti dedim. işsizim.

Bağırdıkça kalabalık artıyor. Kalabalığın artması demek iş bulma şansımın artması demek. Karımı istiyorum yaklaşmayın

Çocuklarımı göstermiyorlar bana. Atlayacağım

Etraftan dur değmez diyorlar. Gençliğine yazık. Diyorlar. Derken polis geldi.

Derdin ne dediler. İşsizim dedim karımla çocuklarım beni bırakıp gitti. Polisler beni ikna etmek için in köprüden beraber gidelim karının yanına diyorlar.

Olmaz dedim buraya gelecek. Numarasını ver çağıralım dediler. Ben yaklaşmayın atlarım diyorum. Dedim ya ağabeycim bu söz çok hoşuma gitti. İşime gelmeyen bir soru oldu mu yaklaşmayın atlarım diyorum. Millet hop oturup hop kalkıyor. Ben yaklaşmayın atlarım dedikçe kimisi kendi gözünü kimisi çocuğunun gözünü kapatıyor. Hele elimin birini bırakınca herkesin yüreği ağzına geliyor. Hala tamam gel benim yanımda çalış diyen yok.

Karının adresini, ver dediler

Yaklaşmayın atlarım

Hangi mahallede

Yaklaşmayın atlarım

İstanbul’da mı?

Yaklaşmayın atlarım.

Polislerden birisi sigara çıkardı yak bir sigara diye yanıma yaklaşıyor.

Yaklaşmayın atlarım. İçmem ben sigara dedim.

Kalabalık gittikçe artıyor. Ben arkaları göremiyorum. Ama korna seslerinden trafiğin bile aksadığını anlıyorum. Ben iyi adamımdır dedim. Kimseye zarar vermek istemem. Arabalar geçemiyormuş ben ne yapayım. Ben kalabalık istemiyorum, sadece hayırsever bir iş adamı siyasetçi ne bileyim iş versin de kim verirse versin. Olay bu noktaya geldikten sonra da inmek olmaz. Ne yapıp yapıp köprüden inmeden işi garantiye almalıyım.

Polisler iş buluruz diyor ama nereden bulacaklar. Adamlar iş olsa bir gün çekmezler polisliğin derdini. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. kırmızı bir araba yavaşladı. İçerden atlayamaz atlayamaz diye bağırmazlar mı?

Ne diyor lan bunlar diyorum içimden. Adamlar koro halinde atlayamaz atlayamaz diye bağırıyor. La havle kardeşim çekin gidin karışmayın işime .

Atlayamaz atlayamaz.

Adamlar arabayı kenara çekip indiler. Kalabalığın arasından sanki tribünde tezahürat yapar gibi atlayamaz atlayamaz diyorlar.

Ben yine yaklaşmayın atlarım dedim. Adamlar deli mi ne? Atlayamaz atlayamaz diyorlar. En yürek hoplatan hareketimi yaptım. Tek elimi bırakıp atlıyorum dedim. Adamlar hala atlayamaz diyorlar. Polisler susun falan dedi defolun gidin dedi ama adamlar susmuyor. Dört kişiler. Dördü de benim yaşlarımda. Tam sustular dedim. Bu defa atla lan erkeksen dedi birisi diğerleri de ona katıldı. Birisi diyor atlamazsan adam değilsin, birisi diyor atlamayanı bütün alem….

Kanıma dokundu birader. Atlamazsan erkek değilsin. Erkekliğime laf söyletmem.

Atlayamaz atlayamaz, erkeksen atla

Aşağıya baktım. Çok yüksek önce gözüm kesmedi. Nasıl atlanır, bu yükseklikten. Atlamazsan adam değilsin. Korkak atlayamaz atlayamaz.

Atlarım ulan dedim atlarım. Yaklaşmayın atlarım.

Nah atlarsın atlayamaz atlayamaz.

Bırakıvermişim demirleri düşerken bağırıyorum

Alın ulan atladım işte. suya düştüğümü hatırlıyorum ama gerisini bilmiyorum. bayıldım mı öldüm de geri mi geldim bilmiyorum. Az daha bir balıkçı teknesinin üzerine düşüyormuşum. Allah’tan hemen yanlarına düşmüşüm. Beni boğulmadan çekmişler tekneye. Hastanede kendime geldim. Sağımı solumu sarmışlar.

Önce doktoru gördüm. şansınız varmış ölmediniz dedi. sonra hayal meyal karımı gördüm. Soracağım sana buradan bir çık da dedi.

İşte ağabeycim böyle. Doktor hafta içi taburcu olabilirsin dedi ama bakalım çıkabilir miyim? İş bulamadın mı diyeceksin. Kolunu bacağını kırdığınla kaldın. Yok öyle olmadı. Hastanede çalıştırmak için temizlik şirketi işçi arıyormuş. Doktor işsiz olduğumu anlatmış. Beni işe alacaklar.


Yorumlar - Yorum Yaz