• Mehmet Pektaş
    • Şair-Yazar
Cesur Kaşifler çıktı.
5 kitaplık yeni seri. Çocuklar bu seriyi çok sevecek.
Adam Olacak Çocuk Serisi
Seri yeni kitaplarla devam ediyor.
Macera kitapları çıktı.
Dr. Mehmet Pektaş'ın 5 kitabı birden çıktı.

Ana sayfa

Sokağın iki tarafındaki apartmanların ışıkları tamamen sönmüştü. Yoldan tek bir araç bile geçmiyordu. Sadece insanlar değil, binalar da uykudaydı. Binalarla birlikte avuç içi kadar kalmış bahçelerdeki çiçekler, sarmaşıklar, mazılar, kaldırımlara belediyenin diktiği ağaçlar, yol boyu park edilmiş araçlar da gözlerini çoktan kapamıştı. Her taraf tuhaf bir sessizlik içindeydi. Çöpün kenarında, pır pır eden bozuk sokak lambasının altındaki iki kediye kalmıştı meydan. Tehditkâr miyavlamalar, sırtını kamburlaştırıp pati sallamalar, boğuşmaya dönüşünce altta kalan siyah kedi bir sıçrayışta çöp konteynerinin üzerine çıktı. Diğeri rakibini alt etmenin verdiği gururla yol boyunca salına salına yürüyerek gözden kayboldu. Onlar da olmasa sokağın görüntüsü acemi bir ressamın bolca siyah boya kullanarak yaptığı kötü bir tablodan farksız olacaktı.
Yaşam tarzları, inançları, sosyo-ekonomik durumları ve kültürleri farklı olmasına rağmen dünya üzerindeki pek çok toplumda hediyeleşmeye dair geleneklere rastlanır. İnsanlar, çeşitli vesile ve amaçlarla toplumun diğer fertlerine hediyeler vererek sosyal ilişkilere yeni boyutlar kazandırmaya çalışırlar. Hediye alanlarla, hediye verenler arasında sıcak ve samimi duygular oluşur, varsa kırgınlıklar, küskünlükler giderilir. Hediyeye hediye ile karşılık verilmesi ise kişiler arası sevgi, saygı, güven ve merhamet duygularının daha da güçlenip süreklilik kazanmasını sağlar. Bu yönüyle hediye; dili, dini, ırkı ve yakınlık derecesi ne olursa olsun insanlar arasında ortak bir ifade diline dönüşür. Duygu ve düşünceler hediye yoluyla somutlaştırılarak karşı tarafa iletilir. Böylelikle, muhatabın üzerinde sözcüklerin oluşturduğu etkiden çok daha güçlü ve kalıcı bir etki sağlanır.
İş yerine varır varmaz telefon çaldı. Sekreter o günlük geç geleceği için telefona ben bakmak zorunda kaldım. Arayan bayan bir müşterimizdi. Benim konuşmama fırsat bile vermeden ağzına geleni söylüyordu. Aldığı ürün ikinci defa arıza yapmıştı. Bugün de aksi gibi altın günü vardı. Ne biçim bir firmaydık, bizi tercih etmez olaydı, bir daha ölse bize gelmezdi. Haklı olarak öfkeliydi. Ben hatamızı telafi edebileceğimizi, hemen servis göndereceğimi anlatmaya çalışıyordum. Karşımdaki müşteri, geçen defa da servisin geldiğini tüm kontrollerin yapıldığını söylüyordu. Üstüne üstlük bir de para vermişti. Tüm bunlara rağmen ürün yine arızalanmıştı işte. Aynı şeyleri yeniden yaşamak istemiyordu.
Sokağın iki tarafındaki apartmanların ışıkları tamamen sönmüştü. Yoldan tek bir araç bile geçmiyordu. Sadece insanlar değil, binalar da uykudaydı. Binalarla birlikte avuç içi kadar kalmış bahçelerdeki çiçekler, sarmaşıklar, mazılar, kaldırımlara belediyenin diktiği ağaçlar, yol boyu park edilmiş araçlar da gözlerini çoktan kapamıştı. Her taraf tuhaf bir sessizlik içindeydi. Çöpün kenarında, pır pır eden bozuk sokak lambasının altındaki iki kediye kalmıştı meydan. Tehditkâr miyavlamalar, sırtını kamburlaştırıp pati sallamalar, boğuşmaya dönüşünce altta kalan siyah kedi bir sıçrayışta çöp konteynerinin üzerine çıktı. Diğeri rakibini alt etmenin verdiği gururla yol boyunca salına salına yürüyerek gözden kayboldu. Onlar da olmasa sokağın görüntüsü acemi bir ressamın bolca siyah boya kullanarak yaptığı kötü bir tablodan farksız olacaktı.
Malikânesinin merdivenlerden ayaklarının ucuna basarak çıktı. Gecenin bu saatinde kimseyi rahatsız etmek istemiyordu. Bütün gün çok yorulmuştu. Üzerini bile değiştirmeden kendini yatağa atmayı düşünüyordu. Yatak odasının kapısını usulca açıp kravatını gevşetti. Işıkları yakmadan yatağa yürüdü. Altına girmek için yorganı kaldırdığı anda odanın tüm ışıkları peş peşe yandı
... 17 ...