• Mehmet Pektaş
    • Şair-Yazar
Cesur Kaşifler çıktı.
5 kitaplık yeni seri. Çocuklar bu seriyi çok sevecek.
Adam Olacak Çocuk Serisi
Seri yeni kitaplarla devam ediyor.
Macera kitapları çıktı.
Dr. Mehmet Pektaş'ın 5 kitabı birden çıktı.

Ana sayfa

Mehmet Pektaş, Şehit Mustafa Gözütok Ortaokulu öğrencileriyle buluştu. Türkçe öğretmeni Tamer Pektaş'ın organize ettiği etkinlikte Mehmet Pektaş, Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı hakkında konuştu. Öğrencilerin yoğun bir ilgiyle takip ettikleri program sonrasında Pektaş, kitaplarını imzaladı.
Yunus Emre hakkındaki bilgiler onun şöhreti ile kıyaslandığında yok denecek kadar az. Eldeki belgelerde de Yunus Emre, Âşık Yunus, Yunus-ı Guyende, Yunus Bey, Yunus Emir Bey gibi isimlere rastlanıyor. Yıllarını Yunus Emre’yi anlama ve anlatma yolunca harcamış biri olarak size göre “Bizim Yunus” kimdir? Bizim Yunus, 124-1320 tarihleri arasında yaşamış bir Anadolu bilgesi ve çok büyük bir şair. Tabii asıl kimliği dervişliği. Kadim kaynaklar, onu Sakarya havzasında yaşamış gösterirler. Burası şeyhi Tapduk Emre’nin dergâhına çok yakın bir yerde olan Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy’dür. Fakat bütün bir Anadolu’yu gezen bir isim olarak onun bugün makamı bulunan şehirlerle de bir ilgisinin, irtibatının olduğunu düşünüyorum.
Yol her hafta olduğu gibi ışıklardan itibaren trafiğe kapatıldı. Pazarcılar teker teker gelip yerlerine yerleştiler. Brandalar çekildi, büyük şemsiyeler açıldı, tezgâhlar kuruldu, ürünler tablalara yerleştirildi. Müşterilerin gelişiyle birlikte meyve, sebze satanların sesleri yükseldi. Pazarda belli bir yeri olmayanlar biraz geç gelip o hafta pazara çıkmayanların yerlerine sokuldular. Mısırcılar, simitçiler ve tatlıcılar seyyar arabalarıyla ortalarda gezinmeye başladı. Pazarın ilk müşterileri ortalık kalabalıklaşmadan işlerini görüp evine gitmeyi düşünen ihtiyarlar, çocuklu kadınlar ve meyvenin, sebzenin iyisini almak isteyenlerdi. Pazarcılar bu saatlerde tanıdık müşterilerle ve birbirleriyle sohbet edecek vakit buluyorlardı.
Yayıncılık dünyasının belki de en zor alanıdır dergicilik. Dergi, bir fikir olarak doğup okuyucunun eline ulaşıncaya kadar her biri birbirinden meşakkatli aşamalardan geçer. Her aşama büyük bir özveri, emek ve tabii ki maddi bir külfet ister. Derginin beklenen etkiyi yapmaması, okuyucudan güçlü bir geri bildirimin gelmemesi, masrafların çıkmaması ise üst üste hayal kırıklıkları yaşatır. Yapılan işin sorgulanmasına yol açar. Dergi emekçileri bu aşamadan sonra yepyeni ve daha zorlu bir aşamada bulurlar kendilerini: Dergiyi yaşatmak.
Yıl 2003… Üniversitede ilk aylarım... Gazi’yi kazandığımda pek çok kişi Ankara soğuk olur diye gözümü korkutmasına rağmen yumuşak bir kış geçiriyoruz. Aralık sonunda ailemle görüştüğümde ise Isparta’ya çok kar yağdığını öğreniyorum. Günlerce elektrikler kesiliyor, kaloriferler yanmıyor. Ailem, sobalı evde yaşayan akrabalarda birkaç gün geçirdikten sonra çareyi kaloriferli eve soba kurmakta buluyor. Sobalı evden kaloriferli eve geçeli daha bir iki yıl ancak olmuş. Soba zaten duruyor, belli ki az çok yakacak da var. Ben Ankara’da Isparta’nın hâlini masal dinler gibi hikâye dinler gibi dinliyorum. Olayın vahametini ise beş on gün sonra ilk dönem bitip de Isparta’ya dönünce anlıyorum. Ağaçlar devrilmiş, kar yığınları hâlâ duruyor. Yıl 2022…
... 24 ...