• Mehmet Pektaş
    • Şair-Yazar
Cesur Kaşifler çıktı.
5 kitaplık yeni seri. Çocuklar bu seriyi çok sevecek.
Adam Olacak Çocuk Serisi
Seri yeni kitaplarla devam ediyor.
Macera kitapları çıktı.
Dr. Mehmet Pektaş'ın 5 kitabı birden çıktı.

Ana sayfa

Sabah gözlerimizi karlı bir güne açtık. Kar ki ne kar! Bir taraftan lapa lapa iniyor, bir taraftan gök gürlüyor. Kıyamet mi kopuyor diye interneti bir kurcaladık. Ara sıra olurmuş böyle şeyler. Hatta bizim buralarda eskiler böyle havalar için kar kopuyor dermiş. Kar kopadursun elime çayımı aldım camın kenarında huzur içinde şu güzelliği seyredeyim dedim. Daha çayımdan ilk yudumu aldım almadım, bizim ufaklık “Baba baba!” diyerek hemen yanımda bitti: “Ne oldu oğlum, ne bu telaş?” dedim. Parmağıyla yukarıyı işaret etti. Başıma geleni anlamıştım. Kar çatıdaki çanak anteni kapatmış, kanallar gitmişti. Ufaklığın çizgi film keyfi yarım mı kalsın? Çıkıp çanak anteni temizlememi istiyordu.
Derginin bu sayısında Mehmet Pektaş'ın yanı sıra Kaygusuz Abdal, İsmail Kutlu Özalp, Fikret Görgün, Tacettin Şimşek, Osman Selvizade, Musa Serin, Sivaslı Aşık Abdullah, Ali Kemal Yiğit, Ramazan Demirtaş, Yasin Şen, Leyla Yıldırım (Leylican), Halit Yıldırım, Yaşar Özden, M. Nihat Malkoç, Hanifi Yılmaz, Zekeriya Çakabey, Osman Gazi Turaç ve Ali Parlak'ın yazı ve şiirleri yer alıyor.
retmen “Şiir okumak isteyen var mı?” dediğinde ilk kalkan parmaklardan birisi onundu. Öğretmenin gözü parmak kaldıranların üzerinde gezindikten sonra onu işaret etti. Sınıfta arkadaşlarına karşı şiir okuyacağını düşünürken öğretmeni ona daha büyük bir görev vermişti. Karne töreninde milli eğitim müdürü ve diğer davetlilerin karşısında okuyacaktı şiiri. Eve gider gitmez, annesine o gün yaşananları anlattı, öğretmenin verdiği şiiri gösterdi. Annesi de kızının karne töreninde şiir okuyacak olmasından mutlu olmuştu. Başını okşadı kızının. Küçük kız, odasına koşup üstünü bile değiştirmeden öğretmenin verdiği şiiri okumaya başladı. Okudu, okudu, okudu. Yemek masasına oturduklarında şiirin ilk kıtasını kâğıda bakmadan okuyabiliyor, ikinci kıtanın bazı yerlerinde takılıyordu. Yemek yerken bile bir gözü kâğıttaydı. Birkaç kaşık yedi yemedi şiire çalışmak için odasına koştu.
Önceleri ne zaman zam haberi duysam, aklıma Kemal Sunal’ın Orta Direk Şaban filminden sahneler gelirdi gözümün önüne. Gıyasettin amca ile tavla oynarken Şaban’ı kızdırırlar. O da masadan kalkar, içtiği çayın parasını vermek ister. Cebinden çıkardığı parayı kahveciye uzatır: “Arkadaş al paranı.” Kahveci paraya göz ucuyla bakar: “Bu ne abi?” Şaban: “Elinin körü çay parası!” Kahveci: “Bir 10 lira daha at abi. Çaya zam geldi.” Şaban, cebinden 10 lira daha çıkarırken fenalaşmaya başlar: “Zam mı? Gene zam mı? Çaya zam geldi. Zama zam. Zamlara zam… Zamlı çay. Zama zam…” Şaban bayılır. Gıyasettin amca kahveciye çıkışır: “Alıştıra alıştıra söylesene oğlum!” Kahveci: “Ne bileyim amca, artık zamlara alışmıştır diye düşündüm.”
Son yıllarda Yunus Emre üzerine pek çok kitabı yayımlanan şair-yazar Mustafa Özçelik’in yeni bir Yunus kitabı daha yayımlandı. Muhit Yayınları arasında çıkan kitap “Yunus Emre’nin Şehirleri” adını taşıyor. Kitabın uzun bir hazırlık sürecinin ürünü olduğunu biliyoruz. Yazar, Yunus’un tüm makamlarına gidip kendi tabiriyle “oraların ruhaniyetini teneffüs etmeyi” deneyerek yazıyor kitabı. Eserin Yunus Emre’nin mezarı/makamı hakkında yazılanlardan ayrılan tarafları da burada başlıyor. Yazar, Yunus’u tek bir şehre veya beldeye mâl etme gayreti içerisine girmiyor. Arşiv belgeleriyle sınırlı kalmaksızın, makamlar etrafındaki anlatılanların, yapılan ritüellerin ve yaşatılan hâlk inançlarının izini sürüyor. Özellikle bir dönem gündemi meşgul eden Yunus’un mezarı üzerindeki tartışmaların bir fayda sağlamayacağını, aslolanın Yunus’u ve onun tefekkür dünyasını anlamak olduğunu düşünüyor.
... 27 ...