• Mehmet Pektaş
    • Şair-Yazar
Cesur Kaşifler çıktı.
5 kitaplık yeni seri. Çocuklar bu seriyi çok sevecek.
Adam Olacak Çocuk Serisi
Seri yeni kitaplarla devam ediyor.
Macera kitapları çıktı.
Dr. Mehmet Pektaş'ın 5 kitabı birden çıktı.

Ana sayfa

Kendimizi define işine verince köyün gündeminden biraz uzak kalmıştık. Korona virüs memleketimize yayılmaya başlayınca Serkan ailesinin yanına dönmek zorunda kaldı. Biz de köydeki yaşantımıza döndük. Tırı Mahmut’un bir oğlu vardı: Nuri. Oğlan hık demiş Mahmut’un burnundan düşmüştü. Nerde ne konuşacağını bilmez, patavatsızın önde gideni; geçimsiz, müsrif, beceriksiz… Tip desen o da yok. Nuri askerden geldikten sonra Mahmut benim yanıma geldi. “Benim oğlana bir kız bulalım.” dedi. “Beni karıştırma.” desem de çoğu yere onunla birlikte gitmek zorunda kaldım
Derginin bu sayısında Mehmet Pektaş'ın yanı sıra Âşık Karamehmet, Mustafa Berçin, Tacettin Şimşek, Böyükxan Pərviz, Âdem Efe, Ozan Mizani, Dursun Yeşil, Ertuğrul Çoban, Halit Yıldırım, Nuri Kahraman, Sabit Eymen, Lütfü Bilir, Osman Nuri Turaç, Hüseyin K. Ece ve Tayyib Atmaca'nın yazı ve şiirleri yer alıyor.
Derginin bu sayısında Mehmet Pektaş'ın yanı sıra Hacı Karakılçık, Ali Atar, Tacettin Şimşek, Halit Yıldırım, Osman Fermanoğlu, Ertuğrul Çoban, Bayram Tataroğlu, Erdal Noyan, Nurgül Kaynar Yüce, Musa Serin, Adem Efe, Hüseyin K. Ece, Fatih Kandemir, Hülya Tozlu, Ali Rıza Malkoç, İsmail Kılınç, ve Tayyib Atmaca'nın yazı ve şiirleri yer alıyor.
Hepimizin hikâyesi birbirine benziyor aslında. Bazen isimler değişir, bazen şehirler, bazen de tarihler… Ama bütün hikâyeler yarımdır, bir anda bitiverir. Benim hikâyem de herkesinki gibi başlamıştı. Güzel bir çocukluk geçirdim. Ailem hep üzerime titredi. Benim için ellerinden gelenin en iyisini yaptılar. Okul hayatım boyunca efendi-uslu, çalışkan bir öğrenciydim. Kavga dövüş bilmezdim. Diğer çocuklar gibi öğretmenlerden aileme şikâyet gitmezdi. Her dönem teşekkür, takdir alırdım. Evlenip mutlu bir yuva kurmak istedim, çoluk çocuğa karışmak, huzurlu bir hayat sürmek... Kim mutsuz olmak için evlenir ki zaten? İlk başta her şey güzel başlamıştı. Fakat büyü çok çabuk bozuldu. Kocam, sürekli alkol alıyordu, eline geçen parayı kumara veriyordu. Evle neredeyse hiç ilgisi yoktu. Elektrik faturalarımızı bile babam ödüyordu. Çok geçmeden ufak tefek tartışmalarımız kavgaya, kavgalar şiddete dönüştü. Olur olmaz şeyleri bahane edip dövüyordu beni.
Gece yarısı tam başımı yastığa koymuştum ki telefonum çaldı. Arayan numara telefonumda kayıtlı değildi. Telefona cevap verip vermemek konusunda tereddüt ettim. İster istemez parmağım yes tuşuna gitti. “Alo!” der demez karşımdaki tok ses: “Babanın selamı var her zamanki yerde seni bekliyor.” dedi. “Baba firar mı etti?” diye soramadan telefon kapandı. Sesi tanımıştım bu Arap Hasan’dan başkası değildi. Hemen fırlayıp gardıroptan siyah takım elbisemi çıkardım. Dolaba astığım gibi duruyordu, biraz ütüsü bozulmuş, biraz da tozlanmıştı o kadar. Aceleyle ütüyü fişe taktım. Bunca yıl sonra babanın karşısına ütüsüz elbiseyle çıkmak olmazdı. Ütü ısınırken koşup ayakkabılarımı boyadım. Kilo aldığım için takım elbise üzerime dar geldi. Pantolonu ilikledikten sonra fermuarı zor çektim. Göbeğim iyice belirginleşmişti. Gömleğin düğmeleri koptu kopacaktı. Hareket ederken omuzlarımdan birisi tutuyor gibiydi. Epeydir takmadığım güneş gözlüklerimi ve Korona virüs yüzünden bir hevesle aldığım siyah maskemi takındım.
... 36 ...