Hayatımı Kaybettim Hükümsüzdür (Habernews.com)

HAYATIMI KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR

Cumhuriyet döneminde her alanda olduğu gibi dil ve kültür alanında da çok büyük değişiklikler oldu. Yazık ki alfabe değişikliği dil devrimi derken elli yüz sene öncesine yabancı nesiller yetişti. Dilimiz zaman zaman öztükçecilik hevesleriyle türetilen kelimelerle zaman zaman da batıdan gelen kelimelerle kirlendikçe kirlendi.

“Kelime”yi sözlükler anlamlı veya görevli hece ya da hece toplulukları olarak tanımlıyorlar. Oysa biz kelimelere bütün duygu ve düşüncelerimizi yüklüyoruz. Bir an durup en sevdiğiniz kelimeyi düşünün, sonra bu en sevdiğiniz kelimenin size neler çağrıştırdığını, bu kelimeyi duyunca neler hissettiğinizi ve sonra da bu kelimenin yokluğunu. Kelimeler olmasaydı ne yapardık?

Kelimler bir milletin kimliğidir. Cumhuriyet döneminde türetilen kelimeleri bir tarafa bırakalım, tek bir kelimenin bile kim tarafından ne zaman türetildiği belli değil. Dolayısıyla kelimeler ses yapısıyla, anlamıyla millete mal olmuş, milli kültür ve zevkin eserleri. Her kelimenin arkasında çok güçlü bir kültürel zenginlik var. Deve tüyü dilimizde tek bir rengi karşılar. Araplarda ise deve tüyünün değişik tonlarıyla alakalı yüz civarında kelime olduğu söyleniyor. Bu da bize Arap kültüründe devenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Milletimiz ise atı evcilleştirmiş, göçebeliğin ve bozkır hayatının gereği olarak atla meşgul olmuştur. Atın yürüyüş şekillerini ifade eden kelimeler doğmuştur.

Eski metinleri göz önünde bulundurduğumuz zaman “tamu” “uçmak” gibi kelimelerle karşılaşıyoruz. Bu kelimeler de bize atalarımızın ölüm sonrasına dair düşüncelerinin olduğunu, ahiret inançlarının bulunduğunu gösteriyor.

Ölüm kavramı insanımız epey meşgul etmiş olacak ki bu kavramı karşılamak üzere bir çok ifade doğmuş. Dünyaya gözlerini yumdu, dünyasını değiştirdi, ecel şerbetini içti, ebediyete göçtü, alem-i bekaya göçtü, ebediyete intikal etti, Hak’ka yürüdü, Hak’ka kavuştu, merhum oldu, Mevlâ’sına kavuştu, öbür dünyaya gitti, Hakk’ın rahmetine kavuştu, Allah kurtardı, ruhunu teslim etti, sizlere ömür, ahirete irtihal etti, vefat etti, rahmetli oldu, ruhunu teslim etti, can verdi, argoda ise geberdi, nalları dikti, tahtalı köye gitti, eşek cennetini boyladı, cehennemin dibine gitti gibi söyleyişler var. Bunlar sadece benim bildiklerim.

Bu kadar çok ifade şekli varken hayatını kaybetmek, yaşamanı yitirmek ne demek. Kaybolan şeyin bulunma ihtimali vardır. Kaç kişi hayatını kaybetti de buldu. Veya bulunacağından umudunu kesip yenisini aldı. Hayatla kaybetmeyi birleştirerek ölüm kavramını karşılatmak niye? Hayatını kaybetmeyi, yaşamını yitirmeyi cazip hale getiren ne?


Yorumlar - Yorum Yaz